Şubat 1, 2010
Görevde bulunan değerli subay arkadaşlar, öyle böyle sıraları geldiğinde emekli olarak , aramıza katılacaklardır. Ancak duyduğum kadarıyla, emekli olacak subayları sivil yaşama alıştırmak için kursa alıyorlarmış ve kurs verenler de sivil öğretim üyeleriymiş. Siz onlara bakmayın, biz bizzat emeklilik hayatını yaşıyoruz. İnsan bir sorar. Abi ne yapacağız diye!!!!!
Bana ait bu blogta sizlere biraz yardımcı olayım dedim. Hayatın gerçekleri başka. Emeklilik hayatınızın mutlu, başarılı ve sıhhatli geçmesini diyorum. Konularımız aşağıda olduğu gibidir.
1.a. KONU :
Emekli olduktan sonra, emrimde dokuz yıl bilfiil görev yapmış olan bir Emekli Kıdemli Başçavuş ile yolda karşılaştım. Yanında eşi de vardı. Bana ” Vay Sühacığım, nasılsın koçum, iyimisin ” dedi. Sonra eşine döndü ” uzun yıllar beraber çalıştık, iyi çocuktur ” dedi.
- ALINACAK DERS :
1 nci alternatif : Bu normaldir. Artık ikiniz de , normal bir vatandaşsınız. Bunlara alışmalısınız. “ Hayat acıdır “ diyip gerçekleri kabul edeceksiniz.
2 nci alternatif : Emekli Astsubayı saygısızlığından dolayı Disiplin Mahkemesine verecek durumunuz yok. Bir güzel dövün. Eşi müdahale ederse onu da dövün, daha etkili olur. En azından bir daha saygısızlık yapmaz.
Şimdi Eşrefpaşalı ne yaptı diye merak ediyorsunuzdur. Tabiî ki 2 nci alternatif. Geçenlerde Ailece yolda gördüm. Ailece selam verdiler. 1 nci alternatifi öylesine yazdım.
- a. KONU :
Güney Deniz Saha Komutanlığında, Albay rütbesiyle Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Başkanıyken , kızım tanınmış bir Holding ‘ te çalışıyordu. Sahibi de tanıdığım birisiydi. Emekli olduğumda beni telefonla aradı ve ” Komutanım ne yapıyorsun ? ” diye sordu. Ben de emekli olduğumu söyledim. Bana “ niye oldun “ diye sitem etti. Ertesi gün kızım işe 08.00 da gitti, 09.30 da ağlayarak geri döndü. Herhalde benden öyle, böyle bir menfaat bekliyordu ki, kızımı işten çıkarmış.
- ALINACAK DERS :
Emekli olduktan sonra, çocuklarınız işten çıkarılabilir. Hemen alternatif işler arasınlar, aynı zamanda kendilerini alıştıra alıştıra terapiye alın. Ben o HOLDING hakkında da gerekli işlemi yaptım, fakat size tavsiye edemem. Gücünüz yetmez , sonra üzülürüm. Siz bu durumu kabul etmek zorundasınız.
- a. KONU:
Emekli olduktan sonra, sahibi arkadaşım olan bir Temizlik Şirketinden teklif aldım. ” Komutanım, bana Güvenlik Şirketi kur. TSE VE ISO al, sonra her aldığımız ihaleden % 50 kar vereyim ” dedi. NOTER’ den sözleşme yaparak, ne gerekiyorsa yaptım. TSE ve ISO’ cular “ biz böyle hazırlık görmedik “ dediler. Hatta , hazırladığım dosyalardan , daha sonraki çalışmalarında faydalanmak üzere birer nüsha fotokopi aldılar. Şirket Sahibinin, TSE ve ISO alındıktan sonra benden habersiz dört ihale aldığını tesbit ettim. Şimdi mahkemelik olduk. Avukatım “ kesin kazanırız “ diyor. Alacak, faizi ile birlikte neredeyse 40.000 TL. Ancak, meğerse Şirket üzerinde bir şey görünmezse, babayı alıyormuşuz. Araştırdım, yok gibi…
- ALINACAK DERS :
Bizler para konuşmayı hem sevmiyoruz, hem de bilmiyoruz. Hiç utanıp, sıkılmadan, ” Kardeş , önce parayı göreyim ” diyin. Hatta, parayı aldıktan sonra gerekirse, işi bile yapmayın. ” Ben adalete sığınıyorum , yargıya güveniyorum ” falan deyin. Onlar sizi mahkemeye versin. Zaten davalar, ortalama 3-4 yıl sürüyor. Zaman zaman da ” isterseniz yarısını vereyim ” gibi laflar edip sinir edin. Ara sıra da onların duyacağı şekilde ” Yaa, Mahkemedeki bilirkişi arkadaşlar yemeğe davet ettiler gene, bıktım valla” gibi korkutucu ifadeler kullanın. Yarısından azına bile razı olabilirler.
- a. KONU :
Ödemiş’ e bir iş için gittiğimde, sevdiğim emekli olmuş bir astsubayı mı da ziyaret edeyim dedim. Adresi ve telefonu olmadığından dolayı , Askerlik Şubesinden öğrenirim diye içeriye daldım. Kapıdaki askere ” oğlum Albayım, bir astsubayımın adresini alacağım ” dedim. Şube alarma geçti. Şube Başkanı Binbaşı koşarak kapıda karşıladı. İşimi süratle halletmeye başladı. Sonra maalesef, hiç sevmediğim öldürücü soruyu sordu. ” Komutanım nerede görevlisiniz “. Ben ” Emekli Albayım” diyince, Binbaşı bir anda değişti. Dosyayı karıştıran askere “ bulun şu adresi artık “ diye fırça attı. Çayımı dilim yanarak süratle içip çıktım. Masasından kalkmadı bile. Kapıdaki nöbetçi ere de haber ulaşmış herhalde. Çıkarken, duruşunu bile bozmadı.
- ALINACAK DERS :
Askeri Birliklere gitmek, ziyaret etmek gibi fikirlerden kendinizi arındırın. Demoralize olma ihtimali her zaman vardır. Unutun gitsin. Ne işiniz var artık Askeri Birliklerde. Ayrıca, hele hele daha önce görev yaptığınız makamları asla ziyaret etmeyiniz. Çünkü yerinize gelen subay, size birliği gezdirip, ” bakın sizden sonra neler yaptım, düzelttim burayı ” gibi ifadeler kullanarak sizi üzebilir. Siz hep, şunu hayal edin ” Ulan güzelim birlik şimdi ne hale gelmiştir.” En azından mutlu olursunuz.
5.a. KONU :
İşyerime zaman zaman gelen emekli arkadaşların kılık kıyafetlerine ve saç traşlarına baktığımda, ” Arkadaşlar, tekrar görevinize mi döndünüz, yoksa Seferberlik sırası size mi geldi ” diye soruyorum. Bakın arkadaşlar, geçen yıl İstanbul ‘ a gitmiştim. Devre arkadaşlarım sağolsunlar, benim için bir yemek organize ettiler. Yemek esnasında, bir image maker ile çalıştığını değerlendirdiğim bir Emekli Albay arkadaşım bana ” Süha kaç gün buradasın ” dedi. Ben de ” İki gün sonra ayrılacağım ” diyince, konuşmalar devam etti.
” Benim bir kuaförüm var. Seni traş ettireyim “
” Niye saçım çok mu uzun “
” Yok ondan değil. Benim kuaför saçını kessin istedim “
” Niye saçlarımın nesi var “
” Çok iyi bir kuaför . Önce boyunu ve kilonu ölçüyorlar. Sonra kafanın dört yandan ( ön, arka ve iki yan ) digital resmini çekiyorlar ve bilgisayara yüklüyorlar. Uzman bir arkadaş bunları bilgisayarda değerlendiriyor ve nasıl bir saç şeklinin sana yakışacağına karar veriyorlar , ona göre traş ediyorlar “
Arkadaşın bu sözlerinden sonra yıkıldım desem kelime yetersiz kalır. Resmen darbe aldım. Sen git Orduevinin Berberinde 63 no’ lu sıranı bekle !!!!!!!!!
- ALINACAK DERS :
Arkadaşlar, okul yıllarında ve görevdeyken , ” kılında tüy var “ misali neler çektik . Rahat olun imaj değiştirin, kulağınıza küpe takmadıktan sonra bir sorun yok. Ekonomik imkanınız yeterliyse, bir imaj maker ile de çalışabilirsiniz. Sıkılacak bir durum yok. Örnekleri var yani…….
6.a. KONU ;
Emekli olduktan sonra, büyük bir Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi olan bir arkadaşım, Şirkette bir Müdürlük makamının boşaldığını , bu yüzden acele CV göndermemi istedi. Ben de eğitim durumumdan, hobilerime kadar her şeyi yazdım. CV ‘ yi okudum. Beni kesmedi. Biraz daha kuvvetlendireyim dedim. İngilizce bildiğimi nereden anlayacaklar diye , İngilizce Genel Dil Sınavında aldığım yüksek notu gösteren sayfanın fotokopisini de koydum. Sonra görev yaptığım süre içerisinde aldığım 16 takdirname ile İdari-Lojistik Brövesinin belgesini de koydum. Sonra iş garanti olsun diye , Yurdışında ABD 6 ncı Filo Komutanından ve NAPOLİ Türk Kıdemli Subaýından aldığım takdirnameleri de ekledim.. Ulen , bir de BOSNA-HERSEK Savaşında göstermiş olduğum başarıdan dolayı aldığım NATO Madalyasının Belgesini de koyayım dedim, koydum ve zarfı kapatıp gönderdim. İçimden de, ” adayları ezdim geçtim be “ diye düşündüm. Bu arada beni bir şeye benzetemeyenler de taş olmuşlardır herhalde.
Sonucu beklerken, duydum ki, işi başkası kapmış. Arkadaşıma ” Oğlum ne oldu ” dedim “ . O da “ Abi, CV ‘ ni bir Yönetim Kurulu üyesi okumuş ve hemen yok etmiş. Bu adamı işe alırsak, bizi yerimizden edebilir demiş “ . Ben de ” kim o şerefsiz herif ” dedim . ” O Yönetim Kurulu Üyesi bendim abi ” dedi.
- b. ALINACAK DERS :
CV hazırlarken, biraz mütevazi davranın, hava atmanın alemi yok. Hatta CV nin sonuna ” Bu işe ihtiyacım var abi ” gibi ifadeler de yazabilirsiniz.
- a. KONU :
Emekli olduktan sonra, sivillerden ” nasıl sivil yaşam zor değil mi ? ” veya ” hayatın gerçekleri dışarıda farklı değil mi ?, siz tel örgüler için de fazla bir şey görmüyorsunuz ” veya ” Askerlikte mantık yoktur, fakat sivil yaşamda mantık esastır “ gibi ifadeler duyabilirsiniz. Hiç ciddiye almayın. Tam aksine askerlik mesleğinin ne kadar zor olduğunu anlatın. Mesela benim anlattığım formatlardan birini kullanabilirsiniz. Ancak, patent hakkı bana aittir. Kullananlar İzmir Ferit Baba ‘ da rakı ısmarlıyor, bilginize…..
” Canım, ciğerim siviller, siz yolda yürümekten korkuyorsunuz. Yok yanımda yürüyen kapkaççı mı , yok karşı caddede yürüyen tinerciler şimdi caddeyi geçip benim yanıma gelirler mi ? “. Trafikte araba kullanırken beş dakikada bir, diğer şoförler için ” Hasta bunlar hasta, ruh hastaları ” veya ” Araba kullananların yarısı trafik teröristi be “ diye söyleniyorsunuz. Trafik ışıklarında, karşıdan karşıya geçerken, kuzeyliler, güneyliler savaşı gibi yaya geçidinin ortasında çarpışıyorsunuz . Halkın hatırı sayılır bir kısmı tüküre tüküre yolda yürüyor . Gazete haberleri , TV ‘ ler her gün “ o bunu kesti, bu ona tecavüz etti, vahşet bu vahşet, bunlar insan olamazlar “ ifade ve söylemleri ile dolu.
” İyi de arkadaşlar, işte bu insanlar askerlik yapmak için bize geliyorlar, hem de birer-ikişer değil , topluca geliyorlar. Şahsen bana her dönem 500 asker gelir. 500 askerden 100 tanesinin hareketleri resmen deli gibi. Askerleri inceleyen Psikiyatır “ Bu askerlerden 200 ‘ ünü her gün kontrol altında tutmanız lazım “ diyor. İyi de sıkıysa sen tut. Bir de iyi niyetli ama, boş boş bakanlar var. Herhalde askere gelmeden önce yakınları, “ oğlum çok aktif olma, devamlı iş yaparsın. “ diyorlar. Gerçi yemiyoruz ama, biraz yıpranıyoruz tabii. İşte ben bu askerleri eğiterek, koskoca birliği idare ediyorum ve gösterdiğimiz başarılardan dolayı da , her sene Genelkurmay’ dan – ” Üstün Birlik Yetiştirme Takdiri ” alıyorum. “ Pardon ne demiştiniz , MANTIK mı ?. Ben o MANTIĞI ekmek arası yerim be. “
- b. ALINACAK DERS :
Sivil yaşamdan korkmayın. Her işi en kral şekilde yaparsınız. Bizim işimiz TSK’ da daha zordu. Konu mantıksa, sivil yaşamımdaki iş hayatımda “ ödemeyi 4 Haziran günü yapacağım “ diyen , 4 Haziran ‘ dan sonra telefonunu açmıyor ve işyerinde de bir türlü bulunamıyor. “ Öldü mü ? “ diye soruyorum, “ Allah korusun “ diyorlar. İşte bu da bana mantıksız geliyor. Çünkü, benim mantığıma göre, ödeme günü ortadan kaybolan asker kişi “ ya eceliyle ölmüştür, ya da utancından kafasına sıkmıştır “ . Sözleşme imzaladığınız bir Firma işe başlamayınca, arıyorsunuz Firmayı “ Yaa, ne oldu işe başlamadın “ diye sorduğunuzda, Firma Sahibi “ Vallahi Sözleşmeyi Amcaoğlu okudu, beğenmedi. Ya parayı artır, ya da mahkemeye ver “ diyor. “ İyi de , Amcaoğlu kim lan… “ . İşte bu da nasıl mantıksa ben anlayamıyorum. Verdiğim örnekler dağları aşar, konuyu uzatmayayım. Askerlik göreviniz süresince aldığınız mantık, fazlasıyla yeterlidir ve hepsini kullanmamamızı tavsiye ederim. Çünkü iyi mantık yürüttüğünüz için, sizi sömürürler ve perişan ederler .
- a. KONU :
Orduevlerine gidişlerde dikkatli olunuz. Özellikle, lobide oturup, çay içenler sıkıntı yaratabilirler. Göz göze geldiğinizde merhaba dedikleri anda yandınız. Bir gün o hataya düşüp ben de bir merhaba dedim. Emekli general çıktı. Beni esir aldı . Zaten anlattıkları konu hep aynıdır. Önce hangi devreden olduğunuzu, nerelerde görev yaptığınızı sorup, sonra konuya girerler. Zaten bu kısım standart giriş kısmıdır. Ana konu ise , terfi sıraları geldiğinde, hep dürüst , sözünü esirgemeyen, vatan millet sevgisi ile dolu oldukları için hakları yenmiştir. Emekli Korgeneral “ terfide hakkımı yediler “ diyor. Millet Albayken, kırmızı kartla dışarı gönderilirken, amcamı Korgenerallik te kesmemiş . Beni esir alan bir Emekli General ile konuşurken, Orduevi Anons Sisteminden ” Bay Süha DOĞAN resepsiyona lütfen ” diye bir ses duydum ve izin alarak resepsiyona gittim. Tecrübeli bir Emekli Albay arkadaşım ” Ulen kıyağımı unutma, hemen kaç “ dedi . Ben de süratle kaçıp, Orduevini terk ettim.
- ALINACAK DERS :
Orduevlerine hangi maksat ve hedefle gidecekseniz, o maksat ve hedefe konsantre olunuz ve sağla solla ilgilenmeden icra ediniz. Ben şahsen, Orduevinin Barına takılıyorum. Girerken kimliğimi gösterdikten sonra, Barda içtiğimi hatırlıyorum. Hesabı ödedikten sonra da kendimi bir anda Orduevinin dışında buluyorum. Bir insan bu kadar başarılı olur yani, kendimle gurur duyuyorum.
- a. KONU :
Bazen bir Grup içerisinde veya özellikle iş görüşmelerinizde Emekli Albay olduğunuzu söylemeniz dezevantaj yarabilir. Bunu şahsen yaşadım. Ancak subay olmak ta kolay değil. Burun kıvıran, surat asan, içten pazarlıklı tiplere hiç aldırmayın. İşi kaybedebilirsiniz, ama en azından kişiliğinizi korumuş olursunuz. İnanın şartlar değiştiğinde , o tipler önünüzde ceket ilikleyeceklerdir.
- ALINAN DERS :
Emekli asker olduğunuzu gereksiz yere söylemenin bir alemi yok. Ancak mesleğiniz ile gurur duymaya devam ediniz ve bundan asla taviz vermeyiniz. Aksi takdirde , özellikle yobazları memnun etmiş olursunuz. Hatta gerekirse, siz de AKP İktidarının bazı tipleri gibi zaman zaman demogoji ve ajitasyon yapınız . Mesela, fırsat bulduğunuzda “ Operasyonlarda herkes birbirine ‘ ben kapıyı kırayım, sen içeri dal ‘ derdi. Zor günlerdi zor falan “ diyin.
10.a. KONU :
Türkiye üzerinde oynanan bir oyunun parçası olarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmış değerli ve kahraman subaylarımız, maalesef sözde Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınarak, “ suçsuz olduğunu ispat et “ denerek tutuklanmaktadırlar. Bazı subaylar, haklarında yapılan suçlamaları gururlarına yediremeyip, intihar etmektedirler. Hiç suçunuz olmadığı halde, bir gün kapınız çalınıp, alakasız suçlamalarla karşı karşıya gelebilirsiniz. Çaresiz kaldığınızda “ gizli tanık olmak istiyorum “ diye dilekçe verin ve bütün suçları güzel bir senaryo içerisinde Hilmi ÖZKÖK ‘ e yükleyin. Merak etmeyin, eline verilen senaryoları bile okumayı beceremeyen Psikopat gizli tanık Osman YILDIRIM’ dan daha inandırıcı olursunuz.
- ALINAN DERS :
TSK ‘ ya zarar vermek adına, savcılarla köfte – ekmek yerken vır vır konuşan , ancak Çetin DOĞAN Paşa “ Balyoz diye bir plan yok. Harp Oyunu senaryosundan zamanın Genkur Başkanı ‘ nın haberi var. Zaten Temsilci de gönderdi “ demesine rağmen , “ konuşmam , bahçede torunlarla oynuyorum “ diyen Hilmi ÖZKÖK ‘ ün de bir ders alması gerekir.
Eşrefpaşalı